4 Aralık 2012 Salı

derdini kimseyle paylaşmayan insan

bu iş için doğru kişiyi bulamamış insandır. dert dinlemek ayrı bir meziyettir. herkes beceremez. dert dinleyen kişi somut bir çözüm bulabilirse ya da olayın akla gelmeyen başka bir boyutunu görebilmişse konuşmalıdır. aksi takdirde susması ve sadece dinlemesi gerekir. aynı zamanda gerçekten anlamaya çalışmalı, kendini dert sahibi insanın yerine koymalıdır. becerebilirse bunu, dert sahibine hak verecektir ve bu şekilde acısını paylaşabilecektir. oysaki yaygın olan dert dinleyenin bu dert üzerinden kendini anlatma çabasına girmesi, hatta kendini övmeye başlamasıdır. bunun hiç bir faydası olmadığı gibi dert sahibini daha da üzer. "öğütler ancak öğüt verene yararlıdır. o da vicdanındaki yükü hafiflettiği için." derdini kimseyle paylaşmayan insan kati surette ağır dertlidir. ve bu dertleri karşısında güvenebileceği birini bulduktan sonra, çok zor da olsa, anlatır. anlatılmaz, paylaşılmaz değildir bu ağır dertler. fakat önemli olan o tecrübeleri yaşamış, ya da yaşamasa bile o dertleri gerçekten anlayabilen ve buna göre mukabele edebilecek birini bulabilmektir. efendim dert anlatmak kolay bir iş değildir. derdi taşımak da, anlatmak da kişilik işidir. yüzlerce arkadaşım-tanıdığım oldu rahat rahat her şeyi anlatan. önceleri imreniyordum bu cinse, hala imrendiğim zamanlar oluyor fakat küçümsüyorum artık genel olarak. insan özelini, mahremini, kendi duygularını nasıl bu kadar apaçık ifade edebilir kardeşim? veya bir futbolcu sahadayken sürekli yedek kulübesine bakarak futbol oynayabilir mi? derdini açık açık paylaşan cinsin derdi zaten çok da matah bir şey olmuyor. matah derdi olanlar da zaten öyle bir kişiliğe sahip oluyor ki o kadar rahat konuştuğuna göre kendisi de rahat bir insan olduğunu belli ediyor, pek de koymaz o cinse dert. bunun haricinde ciddi dertleri olup da rahat paylaşabilen insalar da var muhakkak, bunları eleştirmek komik olur zaten. bunlar candır, canandır. anlatsınlar, paylaşsınlar, biz de yardımcı olalım. arkadaşlar-dostlar elbette ki birbirine yardımcı olacaktır fakat sanki dert anlatmak dostluğun yegane kuralı imiş gibi davranan dostlar oluyor, bunlar çok yanlış yapıyorlar işte. derdini kimseyle paylaşmayanların en önde bayrak sallayanı olarak kendimden örnek vereyim ben iyisi mi: yukarıda dediğim gibi önce tecrübeli dost bulmak gerek. yaşadığım problemleri kimsenin kolay kolay yaşayabileceği, yaşadıktan sonra kısmen de olsa aşabileceği şeyler olmadığını düşünüyorum mesela. derdi bırak normal bir konuşma yaptığından bile sana aval aval bakan, ne dediğini anlamayan adama bir bok anlatılmaz. veya belli bir zihin seviyesini tuttursanız bile, karşınızdaki sizin derdinizi taşıyamayabilir. bana böyle oldu efendim. gayet iyi anlaştığım arkadaşlarım anlayamadı derdimi mesela, taşıyamadı, ezildi altında. deneme amaçlı üstün körü bahsettiğim dertlerimdi bir de bunlar.. doğal olarak aval aval bakma moduna geçti muhataplar bir yerden sonra. güven önemli tabi ki. bahsettiğim şeylerden bir makara malzemesi çıkma ihtimali, ileride aleyhimde delil olarak kullanılma olasılığı da paylaşımcılıktan alıkoyan şeylerdendir. insanların ne menem olduğu belli değil efendim, can dediğiniz dostlarınız bile sapıtabiliyor. kalendermeşreplik var..tabii ve fıtri bir şey sanırım. acı patlıcanı kırağı çalmaması olayı..başkalarını da üzmeme hassasiyeti.. hiçbir şeyden korkmazken, dertlerin anlatılması ile güçlü görüntünün zedelenmesi korkusu olabilir belki. bu bir paradoks oluyor. bende var mı acaba..? olabilir.. eskiden daha beterdim. dert paylaşımında sıfır taviz ile kendimi bile şaşırtırdım. göğsümün ortasında dertlerden örülü beton bir blok oluştuktan sonra işin vahametini anlayıp, dışarı atılması gereken zehirleri belirleyip ve bu zehirlerin kime aktarıldığından onu zehirlemeyeceğini kestirip işe koyuldum. kısım kısım, ufak ufak taksim ettik dertleri dostlar arasında. şimdilerde üzerime çok gelen var. "anlat anlat anlat" deyip duruyorlar. ne anlatayım olm ben size. huylu huyundan vazgeçmez. bir of çeksem hisar burcu yıkılır. siz beni dert etmeyin, su akar yatağını bulur.

30 Ağustos 2012 Perşembe

Eylül Köşk

Değişik lezzetler sunan restaurantı ile farklı konseptlerde dizayn edilen özel salonları ve bahçesiyle, özel kutlamalarınıza yönelik yemek organizasyonlarını da ev sahipliği yapan eylül köşk sizlerin hizmetinizdedir. Adres : 24 Sokak Mo:2 Dokuzçeşmeler Buca/İzmir
Telefon : 0 232 420 17 81

Eylül Cafe

Yenilenen görüntüsü ve hizmet kalitesiyle tüm mensuplarımıza ve öğrencilerimize keyifli bir ortam sunmaktadır. Adres : Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü Alsancak/İZMİR
Telefon : 0 232 412 16 85

Tınaztepe Sosyal Tesisleri

Tınaztepe yerleşkesinde yer alan sosyal tesisimiz, yemekhaneleri, restaurantları, balo salonu, pastane, kahve salonu ve oyun salonu ile Tınaztepe Kampüsü’nün önemli gereksinimlerini karşılamaktadır.

Adres : Dokuz eylül Üniversitesi Tınaztepe Yerleşkesi Buca/İZMİR
Telefon : 0232 301 89 79

29 Ağustos 2012 Çarşamba

Deü Kart Nedir ?

DEÜ-Akıllı kart İzmir 9 Eylül Üniversitesin de yürütülen eğitim, öğretim, araştırma ve farklı alanlardaki hizmetin bilişim teknolojileri kullanılarak sunulmasını ve hizmet kalitesini daha da yükseltilebilmesi için arka planda çalışan destek yazlımları sayesinde ilgili birimlere çeşitli raporlama imkanları sunan üniversite kimliği ve üniversite içerinde her türlü parasal işlemlerde e--cüzdan özelliklerini bir arada taşıyan manyetik özelliklere sahip, üniversitenin kendi teknik imkanları ile üretilen, gerekli desteği yine üniversite bünyesinde bu konuda yetişmiş teknik ve idari personel tarafından sağlanan fotoğraflı elektronik bir karttır.